Bazıları hep konuşmayı seçtiler.Hep anlattılar.
Anlatmak kolay geldi çünkü onlara.
Hep anlatılan zamanlarda, farklı bir insan oluveririm ben. Susarım, farketmeden zırhıma bürünüveririm. İsteyerek yapmam halbuki.
Savunma gibi bir şey sanırım bu.
Korkum ne karşımdakilerin büyük cüsselerinden,
Ne de avuçlarını kaplayabilecek olan kalplerinden...
Korkum zihnin gücünden, unutmazlığından;
En zor güne kadar kapalı tuttuğu ardiyesindeki gereksizliklerden...
O gün yüzleşmeye gücüm yok çünkü.
....
O ardiyenin kapısı açıldığında;
Kırmadan halletmeye çalıştığım her şey, boyumu aşarak geri geliveriyor.
Hem de en beklemediğim anda...
Korunduğum zırhımın içinden çıktığımda, asıl zor olanı görüyorum;
Değişimi algılamak zor değil,
Zor olan ters yönlere alınan yollar, açılan mesafeler...
Kırmaktan korktuğum için her seferinde tek tek taşımayı tercih ettiğim cam bardakların; içindekilerle birlikte Tek bir esintiyle devrilmesi gibi.
....
Hayat değiştiren, olması istenmeyeni istenir hale getiren;
Bardakları tek bir kıpırtıyla yere seriveren.
Benim dikkate almadığım
Varlığını bile önemsemediğim...
....
Sarıldığım zırhın, büyük yüzleşmelere neden olabileceğini öğreten
Rüzgarın fırtına habercisi olabileceğini gösteren,
Zırhtan çıkma vaktinin geldiğinin haberini veren
Anahtar kelime rüzgar...
"mart /2010"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder