3 Haziran 2011 Cuma

fesleğenli kahve

baharın geldiğini nerden anlarız?
havanın ısınmasından mı? anlamsız yağıp sonra peşinden gökkuşağını sürükleyen yağmurdan mı?
ışığını içine alan bünyelerin parıldamalarıyla daha enerjik olmasından mı?

mevsimleri önemsemeden midelerde uçuşan kelebeklerden mi?
güneşin denize dönen yüzünü görmesini bekleyen hafif meltemden mi?
final stresinden ya da yaz planlarından mı?

ya da tüm kış içini ısıtan kahvenin sıcaklığının artık odalara sığmaz olup, sıcaklığını dışarı çıkarmak için yakınmasından mı?


eğer böyle düşünenlerdenseniz, güneş sinyalini verip nöbetini bahar akşamına devrettiğinde (ki izmirde yaşıyorsanız bahar akşamı aynı zamanda yaz akşamı da demektir ve bu şehrin keskin çizgileri hiç olmamıştır.) rüzgar  kendine bir yardımcı seçer etkisini daha kuvvetli, daha hissedilir  kılmak için...

tek baharlık fesleğen…
neyin ne zaman yapılması gerektiğini en iyi bilenlerdendir o. tıpkı mevsimin fesleğen habercisi olduğu gibi.
günün yorgunluğunun çıktığı anlarda minik bir dokunuşa en pahalı kokularla yarışabilecek gizini paylaşıverir sizinle…
an’ı yoğun yaşamanın etkisinden olsa gerek, kısa ömürlüdür. burunda minik çağrışımlar yaparak kaybolma vaktine kadar gizemini anlatır herkese…

bi de yetinmeyi bilmeyenler vardır…
ben gibi…biz gibi..aslında hepimiz gibi...
sevdiklerimizin hep bizimle, yanımızda hissedilebilir olmasını isteyenler…

onlar, bu kokuyu her daim hatırlamak için belki de
içlerinde kocaman bi dilek büyütürler...

hatrının kırk yıla bedel olduğu kahvenin
içine atılan tek dal fesleğenle
kırk yıl değil ama
bi sonraki bahara kadar yetmesi dileğiyle..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder